Tutuklama kararı, AY 17/3 uyarınca yalnızca hâkim tarafından verilebilir. Ceza mahkemesi sürecinde söz konusu kararı, soruşturma evresinde savcının talebi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise savcının talebi üzerine veya resen yetkili mahkeme verir. Savcının tutuklama taleplerinde mutlaka gerekçe göstermesi ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere vermesi şarttır(CMK 101/1).
Soruşturma evresinde istisnai olarak soruşturmanın sulh ceza hâkimi tarafından yapılması (CMK163) halinde tutuklama kararının kim tarafından verileceği hususu tartışmalıdır. Mülga CMUK 158’de açıkça bu durumda sulh ceza hâkiminin tutuklamaya karar verebileceği düzenlenmişken CMK 163’te bu yönde bir açıklama yoktur. Doktrinde farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte genel kuralın dikkate alınarak savcı gibi hareket eden sulh ceza hâkiminin bir başka sulh ceza hâkiminden bu yönde talepte bulunması, koruma tedbirlerinde geçerli kanunilik ilkesinin bir gereği olduğu gibi aynı işte hem savcılık hem de hâkimlik yapması (CMK 22/1-g) tarafsızlık açısından da mümkün olmamalıdır.
Kovuşturma evresinde dosyanın bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a gelmesi halinde tutuklama kararının verilmesi gerektiğinde buna kimin karar vereceği hususu da açık değildir. CMK 104/3’te bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’ın tutuklunun salıverilmesine talep üzerine veya resen karar verilebileceği belirtilmekte, ancak tutuklama kararı verip veremeyecekleri düzenlenmemektedir. Doktrinde bu husustaki yetkinin yerel mahkemede olduğu görüşü savunulmaktadır.