Türkiye`de son 10 yılda meydana gelen trafik kazalarında 50 binden fazla kişi öldü, 1 milyonun üzerinde kişi yaralandı ya da sakat kaldı. “2009 yılı Trafik Faaliyet raporu`nda yer alan verilere göre, Türkiye`de trafik kazalarındaki ölümler, “ölüm nedenleri“ arasında üçüncü sırada yer alıyor. Dünyada da her yıl 1 milyon 250 binin üzerinde insan, trafik kazalarında ölüyor.
Türkiye`de son 10 yılda trafik kazaları yüzde 95 artarken, ölümlü kaza sayısında yüzde 31 azalma gerçekleşti. Bu sürede, yaralanmalı kaza sayısında yüzde 37, maddi hasarlı kaza sayısında ise yüzde 105 artış görüldü.
Bu kazalarda ne yazık ki birçok kişi ya sakat kalıyor yada yakınlarını kaybediyor. Peki bu kazalardan dolayı bedeninize gelen zararları ya da yakınlarınızı kaybetmekten dolayı kaybettiğiniz desteğinizi size çarpan aracın zorunlu trafik sigortasından talep edebileceğinizi biliyor muydunuz? Üstelik size çarpan aracın zorunlu trafik sigortası olmasa bile veya size çarpan aracın belirlenememesi durumunda bile bu tazminatı almaya hakkınız var.
Nasıl mı? Güvence Hesabıyla. Peki nedir bu Güvence hesabı? Güvence Hesabı; 14 Haziran 2007 tarih, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14 üncü maddesiyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri bünyesinde kurulmuş ve kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; kazaya sebebiyet veren aracın belirlenememesi, kazanın meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların giderilmesi amacıyla kurulmuştur.
Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesinde Güvence Hesabı’ndan hangi durumlarda tazminat talep edilebileceği belirtilmiştir.
Bunları da kısaca özetlersek; Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, Kazanın meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, Sigorta şirketinin ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu ama ödeyemedikleri maddî ve bedensel zararlar için, Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, araç sahibinin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için Güvence Hesabından tazminat talep edebilirsiniz.
Fakat kazazedelerin burada dikkate etmeleri gereken husus zamanaşımı süresini kaçırmamaktır. 2918 sayılı KTK’nun 109.maddesinde, her ne kadar iki yıllık zamanaşımından söz edilmiş ise de, bu süre yalnızca araç hasarlarında geçerli olup, ölüm ve yaralanmalarda 109.maddenin 2.fıkrasındaki “uzamış ceza zamanaşımı” uygulanmak gerekir. 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra Yasa’nın 66’ncı maddesine göre, bir ölü veya bir yaralı varsa 8 yıl, birden fazla ölü ile bir ölü ve bir veya birden fazla yaralı varsa zamanaşımı 15 yıl olmuştur.
Son yıllarda, sigorta sektörünün büyük bir bölümünü ele geçiren yabancı sigorta şirketlerinin, kendi ülkelerinde asla yapmadıkları ve yapmayacakları haksızlıkları, bizim ülkemizde yapmakta uzamış zamanaşımını hiç dikkate almayarak kaza tarihinden iki yıl geçtikten sonra yapılan tazminat başvurularında yanlış zamanaşımı savunmasıyla mahkemeleri yanıltmakta, davaların uzamasına neden olmaktadırlar
Ama trafik kazalarından dolayı mağdur olanların neredeyse tamamı, bu haklarını bilmemekte ya da sigorta simsarları tarafından kandırılarak hak edecekleri tazminatı alamamakta veya eksik almaktadırlar. Her nedense ilgili yerlere ve savcılıklara şikâyette bulunmayı düşünmemekte, hukuki yardım almadıklarından haklarını kaybetmektedirler. Üstelik Gerek Sigorta Şirketleri gerekse Güvence Hesabından talep edilecek tazminatlar için, gerekli belgeler ile usulüne uygun şekilde başvuru yapmanız halinde dava açmanıza dahi gerek kalmayacaktır. Bu sebeple hak kaybına uğramamak için hukukçular aracılığı ile işlemleri takip etmenizi özellikle öneririm.
Trafik günümüzün en önde gelen sorunlarından biridir. Ne kadar önlem alınırsa alınsın yine de belli kazaların meydana gelmesi toplumsal hayatın bir gerçeğidir. Bu nedenle, trafik her zaman çözülmesi ve düzenlenmesi gereken bir sorun olarak devam edecektir ancak dileğimiz olabildiğince azalmasıdır.