Geçenlerde duruşmada hakimlerden bir tanesi, davayı kendi takip eden bir vatandaşa, “git bir avukatla anlaş, kendin takip edemezsin” demişti. Bunun üzerine vatandaşın “nereden bulacağım” sorusu üzerine hakim, “bildiğin, güvendiğin birisine vekalet ver” demişti. Konuşma biraz azar şeklinde olsa da buraya bu kadarını aktarmak yeterli sanırım..
Bunun gibi bir çok olay görmekle birlikte insanların bir avukata ihtiyacı olduğunda o avukatı bulmak ve seçmek için zorlandıkları da geldi kulağımıza..
Buyrun size bir kaç nacizane tavsiye…
İlk önce, görüşmeye başlamadan önce danışma için mi gittiğinizi yoksa vekalet vermek için mi gittiğinizi, o görüşme sonucunda sizden danışma ücreti isteyip istemeyeceğini iyice öğrenin, bu konuda anlaşın. Avukata danışmak ücrete tabidir ama yerine göre vekalet pazarlığı bazılarınca danışma sayılmayabilir. Bu konuda siz de dürüst olmalısınız ki avukattan dürüstlük bekleyin. Nasıl psikoloğa, doktora, öğretmene, seminere, şarkıcıya, tiyatrocuya, hatta üfürükçüye, falcıya vs. birilerine dinlemek için para veriyorsanız avukatın da tavsiyesine başvuracaksanız bunun bir bedeli olduğunu unutmayın. Yani ‘Şunu nasıl yapmalıyım?’ derseniz danışma olur. Doktor nasıl sorununuzu anlamak için muayene ederse avukat da sorular sorar, sorun tespit eder, sonra yolu gösterir. Nasıl aynı hastalıktan gittiğiniz her doktora ayrı muayene ücreti ödüyorsanız avukata da ödemeniz gerekebilir. ‘Ameliyat etmedin ki niye para vereyim’ demiyorsanız, avukatla da böyle bir tartışmaya girmeyin. Bu meseleyi böyle belleyin önce. Çünkü avukat bürolarındaki en tatsız konu budur. Baştan konuşun bunu.
Sonra şunlara dikkat edin: – Avukatın konuşması düzgün ve anlaşılır olsun. Lafı dinlenir biri olsun. Sizi dinleyen biri olsun. Sorunu tam anlamak için size sorular sormalı, sormuyorsa dikkat edin. Konuyu size anlatamıyorsa hakime de anlatamaz. Sayfalarca dilekçe yazacak bu adam ve davanız ona göre yürüyecek. Sesinin, kendinin güzelliği çok önemli değil ama antipatik olmamalı, siz kıl kapıyorsanız hakim de kapabilir.Ayrıca bir sürü anlaşılmaz laf kullanıyor ama sizi fazla dinlemiyorsa çenesiyle gösteriş yapıyordur. Bu gözünüzü boyamasın. Anlayana kadar siz de ona soru sorun. Bazıları meseleyi çok kaba anlar hemen vekaleti almaya bakar, sonra dava yürürken ayrıntıları gördükçe boyuna yeni masraflar ister. Çok sorandan korkmayın, kısa kesenden korkun.
Avukat ürkek, tedirgin biri olmamalı, kendine güvenli olmalı. Lafının arkasında durabilmeli. Eğer ürkek ise ya bilgisizdir, ya da korktuğu başka şeyler vardır. –
Randevusuna zamanında gelmiyorsa başkasını arayın hemen. Davayı da kaçırabilir. Bu yüzden birçok dava erteleniyor veya kaybediliyor. Davayı kaybetmese bile zaman kaybetmenize sebep olur.
Temiz ve derli toplu olsun. Kendi pis ve dağınık olanın sizin davanızı toplaması da zor olabilir. Nadiren dış görünüşüne dikkat etmeyen hukuk dehalarına rastlayabilirsiniz, ama onlar baştaki ilk dört maddeden anlaşılır.
Zenginlik ve gösteriş, avukatlıkta her zaman başarı göstergesi değildir. Yaşı ile büronun durumu arasında bir orantı yoksa babadan zengin olabilir. Ayrıca siyasi davalar, ceza davaları ve iş davalarına bakan çok iyi ama gösterişsiz bürolarda mütevazi yaşamlar süren çok avukat vardır. Bazıları da müvekkilin gelirine değil haklılığına baktığı için zengin olamaz. Avukatınız bir ‘dava adamı’ ise zengin olmaması başarısız olduğu anlamına gelmez.
Birine sadece akrabadır, dosttur, tanıdıktır diye hemen dava vermeyin. Sadece tavsiye ile değil İnternet olanaklarından da yararlanarak sıkı bir araştırmayla avukatınızı seçin..Sonuçta adama malını, hürriyetini, icabında canını teslim ediyorsun.. Sanırım bu kadar tavsiye yeterli..