Avukat Dediğin!!!

Avukat Dediğin!!!

Derli toplu , temiz giyinsin, takım elbise ve kravat, kadınlar etek ve gömlek. Tıraşlı olsun, bir kaç günlük sakalla, uykudan yeni uyanmış özensiz ve dağınık olmasın, uzun saçlı olabilir elbette oda belli bir standartta ve toplum tarafından yadırganacak dağınıklıkta olmasın…

Ses tonu güzel, konuşması akıcı ve etkileyici olsun. Üslubu güzel olsun herkese kendini dinletsin.Ürkek, kendinden emin olmayan, kısık bir sesi kim dinlemek ister ki? Tıpkı, ayarlanmamış ses tonunu (yüksek yada çok düşük, zayıf ve sıradan) kimsenin dinlemek istemeyeceği gibi…

Zamanlama konusunda dakik olsun, çünkü hiç kimse bekletilmeyi sevmez..

Güvenilir ve ikna edici özelliği çok çok gelişmiş olsun ama mesafesini ayarlayabilsin…

İşini elbette iyi yapsın, küçük dosya ile milyonluk dosya farkı yerine, adalet anlayışı gelişmiş olsun..

Yaşı hiç önemli değil… Önemli olan kişilerin saygınlığıdır…

Bürosunun cazibesi filan hiç önemli değil, deri koltuklar, ceviz masa olmasa da olur çünkü müvekkiller sıkıntılı durumlarda avukatlara giderler.Olursa da lütfen abartılı ve görgüsüzce olmasın dekoratif ve zevkli olsun.Ama çay yada kahve servisi temiz olsun.Sekreteri de düzgün konuşsun hatta zeki olsun..

İnsan ilişkileri yerinde olsun…

Zeki olsun ki kaybettiği durumlarda kimseyi kızdırmadan açıklayabilmeyi bilsin.(Çünkü herkes kaybetmekten daha çok idare edilmeye çalışılmasına kızar)

Dosya ile kendini kaybetmesin nede olsa hukuki işlemler vatandaşların hayatları ile ilgilidir, açıkça sorabilsin , anlatabilsin ve uyarabilsin. E daha ne olsun.

Avukat kimdir? Rolü, statüsü nedir?

Avukat hukuku sosyalleştirendir. Norm, sosyal olgu ve etik değer olgusunda sosyal olgunun temsilcisi, hukukun sosyoloğudur. Avukat toplumun hukuk bekçisidir. Avukat hukukun uygulanmasını denetleyen, yürürlükteki hukukun genel hukuka / olması gerekene uygunluğunu araştıran, olan hukukla olması gereken arasında bağ kurarak, hukukun sosyal gerçekliğe yansımasını sağlayandır. Avukat hukukun meşruluğunu sorgulayandır. Yargılama işlevine sosyal boyutu katarak hukuku ve yargılamayı meşrulaştırandır.

Avukat, teoriyle pratiği kişiliğinde birleştirendir. Bir yönüyle hukukçu, diğer yönüyle hukuk teknisyenidir. Hem gerçekliğin içinde, hem üstündedir.

Avukat, yargılama işlevinin nasıl işlediğini bilen, sürecin aşamalarının farkında olarak yargılama sürecine etki edebilen, sonuçta hakkaniyete ulaşmayı sağlayan bağımsız bir değişkendir. Bu anlamda iyi bir avukat, sadece hukuk kurallarını bilen ve uygulayan değil, hukukun felsefesiyle bütünleşmiş, hukukun temel amacı olan adaleti gerçekleştirmeye yönelmiş, dürüst bir yargılama sürecini sağlamaya çalışan savunmandır.

Avukat, bağımsız düşünebilen, bağımsız davranabilendir. Avukat, dürüst, güvenilir, hukuka inanan, sorumluluk duygusu gelişmiş bir kişi olarak aynı zamanda kendisini denetleyebilendir. Avukat, olayları anlamada ve değerlendirmede usta, diyalektik düşünebilen, sorunlara farklı açılardan bakabilen ve olayların hukuk düzlemindeki izdüşümünü görebilendir. Avukat, toplumdaki hukuk bilincinin bileşkesi, hukuk düzeninin sentezidir. Avukatın beklide en önemli özelliği, her durumda soru soran ve sorgulayan bir konumda olmasıdır. Bu anlamda avukat, gerçek açığa çıkıncaya kadar kuşkucudur. Avukat, hukuk kuralını olaya uygulamakla yetinen bir hukuk teknisyeni değildir. Avukat, adalet ve hakkaniyet ölçütlerini, tercih, davranış ve kararlarında her zaman göz önünde bulundurandır. Hukuk kurallarına yorum katarak hukuku güncelleştirmek, kuralların yerindeliği tartışmasını yapmak avukatın görevidir. Avukat, üzerine aldığı “işi” adalete uygun düşecek şekilde sonuçlandırmaya çalışandır. Avukat, müvekkilinin taleplerini ne pahasına olursa olsun yerine getirmek için çaba gösteren, iş bitirici, başarıyı sonuca odaklı olarak değerlendiren birisi değildir. Avukat için neyi başardığı kadar nasıl başardığı da önemlidir. Nasıl sorusuna verilecek yanıt, etik değerlerin gerekliliğini ortaya koyar. Avukatlıkta etik davranış ve tutum önemlidir. Bu yönüyle avukat, hukukun değerlerine bağlı, mesleğine onur ve saygınlık kazandırandır. Avukat hiç kimsenin memuru değildir. Bağımsızdır. Kendisine karşı bile bağımsız davranabilendir.

Sonuç olarak avukat; ahlak erdem ve etik değerlerden sapmadan, hukukun teorisi ve pratiğini bir arada uygulayarak, adaleti / hakkaniyeti gerçekleştirmeye çalışan bağımsız karakterli bir hak arama ve mücadele insanıdır.

Ceza Yargılamasında Avukat’ ın Rolü…

Bu yazım aslında sadece meslektaşlarıma yönelik olup bir tür serzeniş niteliğindedir.

Avukatlık asıl manada savunma sanatıdır…Avukatlık yaptığınızı aslında sadece ceza yargılamasında anlayabilirsiniz zira tamamen sözlü olarak görülebilen tek dava türü ceza davalarıdır.

Çoğu meslektaşın avukat olduktan sonra hayal kırıklığına uğradığını,ceza davalarında hakimlerin adeta kendilerine tabiri caizse saksı gözüyle baktıklarını,aslında Türk hukuk sisteminde avukatın ceza yargılamasında çok ta etkin bir rolünün olmadığını söylediklerini üzülerek duymakta ve görmekteyim.

Aslında haksız da sayılmaz sevgili meslektaşlarım. Zira sanık avukatıysak, sanığın cezalandırılmasını isteyen, hakimle yan yana oturan, lojmanlarda komşu olan savcılara karşı çokta şansımız yok gibi görünmektedir.

Savcıların avukatla aynı mertebede oturmayıp hakim yanında olmaları zaten başta silahların eşitliği ilkesine açıkça aykırı olduğu gibi bu durumun savunmayı iddia karşısında zayıf düşürdüğü de gün gibi ortadadır. Böyle bir tablo da ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini düşünmeliyiz. Ve iğneyi birazda kendimize batırmamız gereklidir. Sistem ortada ve bizde bu çarkın bir dişlisiyiz. Önemli olan bu çarkın dönmesine ne derece olumlu veya olumsuz katkıda bulunduğumuzdur.

11 yıllık meslek hayatımda gördüğüm şudur ki ceza davalarında avukatın etkinliği tamamen kendisine bağlıdır. Zira sistem bu etkinliği avukata kendiliğinden vermemektedir. Düşünüldüğü ve söylenildiği üzere hakimler çoğu davada aslında kararını en baştan vermektedir adeta…Zira ceza davalarında ister istemez davaya bakan hakim veya heyette baştan itibaren bir kanı oluşur. Ancak bu kanı değiştirilemez bir KANI değildir. Önemli olan sanık aleyhine (müdafii için) mevcut delilleri çürütmek ve lehte olan delilleri ortaya koyabilmektir.Zira onlarda insandır ve onlarda hata yapabilir ..Önemli olan bu hataları veya eksikleri etkin bir üslupla dile getirebilmek ve onları yaptığı yanlıştan döndürebilme becerisinin bir avukatta bulunmasıdır.

Meslektaşlarımda gördüğüm en büyük hata en başta kendi mesleklerinin gerektirdiği saygınlığa kendilerinin inanamamış olmalarıdır. Yani avukatlık mesleğinin en az hakim ve savcılık kadar değerli ve kutsal bir meslek olduğuna, onlardan hiçbir şekilde aşağı yönleri bulunmadığına söz de olsa da öz de inanmamalarıdır ki bunu duruşmalarda ki söz ve davranışlarında görmek hiç de zor değildir. Bu sebeple ceza yargılamasında gördüğüm bazı yanlışlardan, yapılması ve söylenmesi yada tam tersi durumları gerektiren bazı hususlardan bahsetmek istiyorum…Zira gördüğüm yargılamalarda meslektaşlarımın tutum ve davranışları beni rahatsız etmektedir.

* Öncelikle her ne kadar bir kürsü de değil de bir masada otursak ta ve her ne kadar onlara aşağıdan ve onlar bize yukarıdan bakıyor olsa da savunma gibi dünyaca kabul gören kutsal bir vazifeyi üstlendiğimizi unutmayarak bu vazifeye yakışır şekilde kendimize güvenmeyi öğrenmeliyiz..

* Dediğimiz gibi savunma kutsaldır ve sonuna kadar yapılmalı ve dinlenilmelidir. Bu açıdan saatlerce sanık ya da müştekiyi dinleyen hakim’in biz avukatları da dinlemek zorunda olduğunu unutarak sözü kısa kesmeye yada sanki onun zamanından çalıyormuşuz gibi bir tutum içine girerek onlardan müsaade istemeye ihtiyacımız bulunmadığını anlamalıyız.

* Tabi bu savunmayı yaparken olayın en can alıcı noktalarını dile getirmeye çalışmakla birlikte gereksiz şekilde sözü uzatıp şov yapmaktan da kaçınmalıyız.

* Yine hakim veya savcıya efendim demekten ve takdir mahkemenindir demekten vazgeçilmeli..Zira onlar bizim efendimiz değil!!! Avukatlar köle kullanmadılar ama efendileri de olmadı!!! Hakim bey/hanım,savcı bey/hanım demek yeterlidir. *Yine takdir mahkemenindir demenin anlamı nedir? Tamam takdir onların ama siz bunu demeseniz de deseniz de zaten bu hak onların…Bu söz savunmayı zayıflatır kanaatimce…Savunmanın kendi savunmasına dahi inanmadığını gösterir…Etkin bir avukat bu durumda direk sanığın tahliyesi yada beraati gerekir demeli ve takdir sayın mahkemenin sözünü eklememelidir.

* Konuşurken üsluba ve tonlamalara dikkat edilmelidir. Olabildiğince tok bir sesle, akıcı,inanarak ve adeta olaya ruhunu katarak yapılmalıdır savunma…

* Yine önemli bir husus…Söze sayın başkan diyerek değil sayın başkan ve sayın üyeler diyerek başlamalıdır ki üyelerin de dikkati çekilsin ve onlarda kendilerini önemli hissetsinler…Zira kararı sadece başkan vermemektedir. Bu hatayla çok karşılaşmaktayım…

* Savunma için illa ki esas hakkında savunma olan son anı beklemeye gerek yoktur. Avukat yargılamanın her aşamasında müvekkilin haklılığı ispatlayan deliller mevcutsa savunmasını yapmalı ve ısrarlı olmalıdır. * Çoğu hakim ve üyeler siz konuşurken yüzünüze bakmaz ..Başka şeylerle ilgilenir.Bu durumda susun..Bittimi avukat bey diye soracaktır muhakkak..Verilecek cevap bellidir…Dinlenmiyorum ki anlatmaya devam edeyim hakim bey!!! * İnanın biz saksı değiliz…Çok şeyleri değiştirebilecek bir mesleğin sahibiyiz…Biz haksızlığa uğrayan insanların en büyük umuduyuz…Yeter ki mesleği doğru öğrenip doğru kullanalım..Sonrasında başarı kaçınılmazdır… Tüm meslektaşlarıma başarılar dilerim….                                                                                                                                                           Av.Ekrem ENGİN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share on Social Media
Follow us on Social Media