Mirastan feragat ile müstakbel ve muhtemel mirasçı, miras bırakana karşı ileride doğacak olan miras hakkından miras bırakan ile yapacağı bir sözleşmeyle vazgeçer. Yapılan sözleşmeye mirastan feragat sözleşmesi denir (MK 528). Mirastan feragat edenin vazgeçtiği beklenen bir haktır, yoksa miras hakkı değil. Çünkü miras hakkı, miras bırakanın ölümü ile doğacaktır; ölüm anına kadar feragat edenin, bir miras hakkı değil beklenen bir hakkı vardır.
Ölüme bağlı tasarruf kavramı mutlak olarak düşünülecek olursa, mirastan feragat ve dolayısıyla da mirastan feragat sözleşmesinin bir ölüme bağlı tasarruf olmaması gerekir. Çünkü, bu sözleşmede miras bırakan mutlak anlamda bir ölüme bağlı tasarruf da bulunmayıp, sadece karşı tarafın mirastan feragat ettiğine ilişkin iradesini kabul etmektedir. Buna rağmen miras bırakan yönünden ölüme bağlı tasarruf hükümlerinin uygulanması, feragat sonucunda onun, tereke üzerindeki tasarruf iMK ânının genişlemesi, yani yasal mirasçılığı değiştirebilmesi ve buna bağlı olarak da bir (beklenen) miras hakkına son vermesi ile açıklanmaktadır.
Mirastan feragat niteliği gereği sadece, mirasbırakanın feragat eden ile yapacağı sözleşme ile gerçekleşir. 11.2.1959 tarih ve 16/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı bu hususu açıkça açık olarak belirtmiştir. Karara göre,
“Kanunumuza göre mirastan feragat mukavelesi miras sözleşmesinin bir nevinden ibarettir. Bu itibarla mirastan feragat mukavelesinin bütün miras mukaveleleri gibi MK 492 (545) hükmünce resmi Vaziyet şeklinde yapılması lazımdır. Bunun sonucu olarak mirastan feragat mukavelesi hariçte düzenlenip noter tarafından onama suretiyle yapılamaz. Resmi senet gibi noterde ve re’sen ve sen düzenlenmelidir”. Gerek mirastan feragat niteliği gerek İçtihadı Birleştirme Kararından anlaşılacağı gibi, mirastan feragat, zorunlu olarak, sadece miras sözleşmesi ile yapılabilen yegâne ölüme bağlı tasarruftur, yani niteliği onun vasiyetname ile yapılmasına engeldir. Bunun yanında, Medeni Kanunun mirastan feragat,”miras sözleşmesi”kenar boşluğu altında düzenlemiş olması da İBK’ daki görüşü destekler.
Mirastan feragat sözleşmesinde, ölüme bağlı tasarrufta bulunan mirasbırakan olduğu için, bu onun yönünden, bütün ölüme bağlı tasarruflarda olduğu gibi, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu sebeple onun miras sözleşmesini bizzat yapması gerekir, temsilci kullanamaz. Buna karşılık, feragat eden ölüme bağlı tasarrufta bulunmadığından, genel kuralara göre temsilci kullanabilir. Bundan başka feragat eden velayet altındaysa velisinin, vesayet altındaysa vasisinin rızası yanında sulh ve asliye mahkemelerinin onayının da bulunması gerekir (MK 463 b.5).
Mirastan feragat tam olabileceği gibi kısmi de olabilir. Tam feragat halinde, feragat eden muhtemel ve müstakbel mirasçı, ileride doğacak olan miras hakkından tamamen vazgeçtiği için mirasa çağırılmaz. Kısmı feragat halinde, ya feragat edenin miras payı azalır ya da (eğer feragatin konusu o ise) saklı payın korumasından yararlanamaz, fakat mirasçılık sıfatı devam eder. Kısmı feragat, saklı payın korumasından vazgeçme şeklindeyse bu, mirasbırakana feragat edenin saklı payı üzerinde (ivazsız feragat edenin altsoyunun saklı pay istemi saklı kalmak şartıyla) istediği gibi tasarruf etme iMK ânı verir. Ancak mirasbırakan tasarrufta bulunmamışsa, feragat eden, mirasçılık sıfatından vazgeçmediği için, yine mirasçı olur. Belirtelim ki, bazı yazarlar mirastan feragat sözleşmesinin, belli bir maldan feragat şeklinde yapılmasını da müMK ün görmektedirler.
Mirastan feragat sözleşmesi kural olarak her tür mirasçı ile yapılabilir. Mirasçının, mirasbırakana, ölüm anında en yakın sıra ya da ilk derecede olması gerekmez. Daha uzaktaki bir mirasçıyla da mirastan feragat sözleşmesi yapılabilir. Örneğin, hasta olduğu için kendisinden önce ölme ihtimali bulunan bir oğlu olan mirasbırakan kardeşi ile bir mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Böylece oğlunun kendisinden önce ölmesi halinde, kardeşinin mirasçılığını tasarruf serbestîsini genişletebilir.
Yukarıda da değinildiği gibi, mirastan feragat sözleşmesinin her mirasçı ile yapılması müMK ünse de, sözleşmenin işlevinin miras bırakanın tasarruf nisabını genişletmek olduğu düşünülecek olursa, asıl önemini saklı paylı mirasçılar yönünden gösterecektir. Çünkü mirasçı saklı paylı değilse, mirasbırakan zaten onun payı üzerinde istediği gibi tasarruf edebileceğinden, ayrıca bir de mirastan feragat sözleşmesi yapmasına gerek yoktur. Miras bırakanın yasal mirasçıları kardeş çocuklarıysa, saklı payları olmadığı için, mirasbırakan onların payları üzerinde istediği gibi tasarrufta bulunabilir. Bu sebeple, onları mirasından uzaklaştırabilmek için ayrıca bir de mirastan feragat sözleşmesi yapılmasına gerek yoktur; yukarıda da değinildiği gibi, bir vasiyetname ile kardeş çocuklarının payları üzerinde tasarrufta bulunması yeterlidir.
Oysa mirasbırakan, mirastan çıkarma sebebi bulunmadıkça, mirastan feragat sözleşmesi yapmadığı sürece, saklı paylı mirasçılarını mirastan uzaklaştıramaz, yani onların saklı payları üzerinde tasarrufta bulunamaz.