Tutuklama tedbirinin amacı şüpheli veya sanığın hürriyetinin kısıtlanması suretiyle kaçmasının ve delilleri karartmasının önüne geçilerek ceza muhakemesinin yapılmasının ve muhtemel mahkûmiyet hükmünün infazının sağlanması şeklinde ifade edilebilir.
Ancak uygulamalarda farklı amaçlar tutuklamada rol oynayabilmek de dolayısıyla tutuklamanın gerekli ve ölçülü olmadığı durumlar ortaya çıkabilmektedir. Gereksiz ve ölçüsüz tutuklama bakımından öne çıkan birtakım sebeplerinin altının çizilmesi ne fayda vardır. Bunlardan ilki tutuklamaya, işlenen suç nedeniyle ortaya çıkan toplumsal infialin önünün alınması amacıyla başvurulmasıdır. Mülga CMUK’nda hafif suçlarda tutuklama sebebi olarak düzenlenen toplumsal infial gerekçesi mevcut CMK’nda yer almamaktadır. Ne var ki birçok olayda bu sebebin halen gerek tutuklama kararının verilmesinde gerekse bir olayda tutuklama kararının verilmemiş olmasına dair eleştiriler de etkili olduğu görülmektedir. Bunun gibi muhtemel cezaya mahsuben ceza peşinen cezalandırma, tekrar suç işlemeyi önleme gibi mevcut tutuklama tedbiri düzenlenmesine yabancı sebeplere de rastlanabilmektedir.
Tüm bunlar esasen tedbir olan tutuklamanın, ceza olarak tabi ki gibi bir sonuca neden olmaktadır. Yargılamaların çok uzun sürmesinin de etkisiyle tutuklama tedbirinin 5 yıla varan sürelerde uygulanması söz konusu olmakta, bu durum tedbirin başlangıçta ölçülü olsa bile süreçte Öksüz hale gelmesine neden olmaktadır.
Yine ölçülülük bakımından işaret edilmesi gereken bir husus da özellikle düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı hususunda tartışma bulunan suçlardaki tutuklama uygulamalarıdır. Bu tür suçlarda delillerin tamamının toplanmış olmasına rağmen soyut kaçma şüphesine dayalı olarak verilen tutuklama kararları gerekli olmadıkları gibi İsnat edilen suçlar için öngörülen asgari ve azami ceza miktarları dikkate alındığında ölçüsüdür.