MİRAS ORTAKLIĞININ SONA ERMESİ

MİRAS ORTAKLIĞININ SONA ERMESİ

MİRAS ORTAKLIĞININ SONA ERMESİ

  • Genel olarak

Miras ortaklığının sona ermesi, mirasın paylaşılması, tereke üzerindeki elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine ya da miras ortaklığının başka bir ortaklığa dönüştürülmesi şeklinde olur. Bunlara, mirası red ya da miras payını devir yollarıyla mirasçı sayısının bire inmesi durumu da eklenebilir. Belirtelim ki, miras ortaklığının devamı sırasında bir mirasçının ya da bazı mirasçıların ölümü üzerine yerlerini külli halefiyet yoluyla ölenin mirasçıları alacağından, miras ortaklığı sona ermeyip, bunlarla devam eder (MK 580/II).

  • Başlıca sona erme halleri
    a) Mirasın tamamen paylaşılması

Mirasçılar arasında tereke mevcut tüm hakların ve borçların paylaşılmasıyla miras ortaklığı sona erer. Bu paylaşma, mirasçıların tümünün anlaşmasıyla gerçekleşebileceği gibi, mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkarsa, içlerinden birinin açacağı bir paylaştırma (taksim) davası yoluyla da gerçekleşebilir. Mirasçıların anlaşarak paylaşmayı yapma biçimleri ile paylaştırma davasının açılma şartları ve hükümlerine aşağıda ayrı bir başlık altında ayrıntılı şekilde değineceğiz. Şimdiden şu kadarını belirtelim ki, sadece terekedeki bazı malların paylaşılması (objektif kısmi paylaşma) ya da sadece bazı mirasçılara miras payları karşılığı terekeden verilecek şeylerin belirlenmesi (sübjektif kısmi paylaşma), miras ortaklığını sona erdirmez. Miras ortaklığı birinci durumda, henüz paylaşılmamış mallar için tüm mirasçılarla devam edecek; ikinci durumdaysa, henüz kendisine verilecek şeyler belirlenmemiş olan mirasçılar arasında devam edecektir.

b) Elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüşmesi

MK 644’e göre mirasın açılmasından itibaren, miras ortaklığına dâhil herhangi bir mirasçı mahkemeye başvurarak, hâkimin gerek tüm tereke gerekse bazı tereke mallarının (MK 676) elbirliğiyle mülkiyetten paylı mülkiyete dönüştürülmesini talep edebilir. Eğer mirasçı sadece terekede var olan bir ya da birkaç mal üzerindeki hakkın paylı mülkiyete dönüştürülmesini talep ederse, sonuçta sadece bu mallar üzerindeki elbirliğiyle mülkiyet yerini paylı mülkiyete bırakır ve miras ortaklığı kalan tereke malları ve diğer tereke unsurları üzerinde devam eder. Şu halde miras ortaklığını sona erdirecek olan, mirasçının mahkemeye başvurarak tüm tereke hakkında elbirliğiyle mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesini istemesidir.

Kuşkusuz terekedeki mallar dışındaki haklar üzerinde elbirliğiyle mülkiyet değil, kıyasen buna ilişkin hükümlerin uygulanacağı elbirliğiyle hak sahipliği söz konusudur ve paylı mülkiyete dönüştürülme halinde de yine kıyasen paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanacağı paylı hak sahipliği söz konusu olacaktır. Nitekim MK 644/III hükmü, terekeye dâhil mülkiyet dışındaki hakların ve alacakların da talep üzerine aynı dönüşüme tabi tutulacağını belirterek bu hususu düzenlemiş bulunmaktadır. İçindeki mallar ve haklar dâhil tüm tereke üzerindeki mirasçılık haklarının dönüşümü ifade edilirken, daha kapsayıcı bir terimi olan iştirak halinde hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüşümü ifadesi tercih edilmelidir.

Bir mirasçının bu şekilde mahkemeye başvurması üzerine MK 644/I’ göre hâkim, diğer mirasçılara tebligatta bulunarak, tayin ettiği süre sonuna kadar bir itirazları varsa bildirmeleri hususunda onları uyarır. Mahkemece bu süre verilmeden ve tüm diğer mirasçılara uyarıda bulunulmadan elbirliğiyle hak sahipliğini paylı hak sahipliğine dönüştürmek mümkün değildir.

MK 644/II uyarınca verilen süre zarfında mirasçılardan herhangi biri, elbirliğiyle hak sahipliğinin devamını haklı kılan bir sebebin varlığını ileri sürerek ya da paylaştırma davası açarak elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüşmesini engelleyebilir.

Hak hallerde elbirliğiyle pay sahipliğinin devamını talep etmenin haklı sayılacağı maddede belirtilmemiştir. Mirasçılar arasında miras ortaklığının belirli bir süre devam etmesinin kararlaştırılmış olması, böyle bir haklı sebebi oluşturabilir. Bir mirasçının verilen süre içinde paylaştırma davası açması ise, paylı hak sahipliğine dönüştürme talebini başlı başına etkisizleştirecektir.

Belirlenen sürede bu iki husustan biri gerçekleşmezse, hâkim talebe göre bazı malların ya da terekenin tümünün elbirliğiyle hak sahipliğinden paylı hak sahipliğine dönüşümüne karar verecektir. (MK 644/II) Hâkimin kararı kurucu nitelikte olup derhal sonuç doğurur. Böylece kararın çerçevesine giren terekedeki taşınmaz ve taşınır mallar üzerinde tüm mirasçıların miras payları oranında paylı mülkiyet hakları doğar. Örneğin mirasbırakanın geride bıraktığı mirasçıları eşit miras paylarına sahip üç oğlu ise, paylı mülkiyete çevirme kapsamındaki eve bunlardan her biri 1/3oranında paylı malik olurlar.

Bu şekilde paylı mülkiyeti dönüşen tereke mallarının artık mirasçılar arasında paylaşılması söz konusu olmaz. Bunların yönetimi, paylı maliklerin hak, yetki ve yükümlülükleri ile bu mallar üzerinde paylı mülkiyet ilişkisinin sona erdirilmesi, paylı mülkiyeti düzenleyen 688 vd. hükümlerine tabi olacaktır. Örneğin bir mirasçı bu şekilde paylı mülkiyete dönüştürülmüş tereke mallarının paylaşılmasını MK 642 hükmüne göre talep ve dava edemeyecek, ancak MK 699 uyarınca paydaşlığın giderilmesi (izale-i şüyu )davası açarak paylı mülkiyete son verdirebilecektir. Bir de şartları gerçekleşmişse MK 696’ya göre paylı malikin paylaştıktan çıkartılması davası açabilecektir.

Şayet sadece bazı mirasçılar değil, tüm tereke için elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüştürülmesine karar verilmişse, miras ortaklığı karar anında paylaşmasız sona ermekle birlikte, tereke borçlarından dolayı mirasçıların müteselsil sorumluluğu karar anından itibaren (şayet borç daha sonra muaccel olursa muacceliyet tarihinden itibaren )beş yıl geçince sona ermelidir. Bu sonucu öngören MK 681 her ne kadar paylaştırmanın tamamlanmasından itibaren beş yıldan söz etmişse de, amaca göre yorum yapılarak, miras ortaklığının paylaştırma yerine paylı hak sahipliğine dönüştürülerek sona ermesinde de aynı sonuç benimsenmelidir.

           c) Miras ortaklığının başka bir ortaklığa dönüşmesi

Terekenin paylaşılması ve tereke üzerindeki elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüştürülmesi dışında miras ortaklığına son verebilecek bir durum, miras ortaklığının bir başka ortaklık tipine dönüştürülmesidir. Böylece, mirasçılar arasındaki hukuki bağ, kendi rızalarıyla benimsedikleri bir başka hukuki ilişkiye dönüşerek devam edecektir. Bu yeni ilişki, BK 620 -645 hükümlerine tabi bir adi şirket ya da MK 373 vd. hükümlerine tabi bir aile malları ortaklığı şeklinde tüzel kişiliği bulunmayan çok taraflı bir sözleşme ilişkisi olabileceği gibi; Türk Ticaret Kanununa tabi bir ticaret ortaklığı kurulması da olabilir. Her tercih sonrası yaratılan ilişki artık miras hukuku hükümlerine değil, kendisini düzenleyen yasa hükümlerine tabi olacaktır. Şu kadarını belirtelim ki, adi şirket ya da aile malları ortaklığına dönüştürme halinde, mirasçılar (şirket ortakları ) hep birlikte sermaye olarak koydukları tereke malları üzerinde elbirliğiyle hak sahibi olmaya devam ederken, bir ticaret ortaklığı kurmaları üzerine, sermaye olarak koydukları tereke mallarına, mirasçılar değil, kurulan ortaklık tüzel kişiliği tek başına malik olacaktır. Miras ortaklığının, tüm mirasçılara terekenin tahsis edilmesiyle kurulacak bir vakfın tüzel kişilik kazanmasıyla sona erdirilmesi de mümkündür. Bu takdirde de mirasçıların tereke malları üzerinde hiçbir hakları kalmayacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Follow us on Social Media